bylge-logo

    Bylge

    Ekber ve Erşed Sistemi

    Kuruluş Devrinde Veraset Sistemi Osmanlı Devleti'nde (1299-1922); bey, sultan, gazi, padişah veya han olarak da bilinen devlet başkanlarının, öldükten sonra y

    Picture of the Pow

    Pow

    @pow

    Kuruluş Devrinde Veraset Sistemi


    Osmanlı Devleti'nde (1299-1922); bey, sultan, gazi, padişah veya han olarak da bilinen devlet başkanlarının, öldükten sonra yerlerine kimin geçeceği her zaman için büyük bir gerginlik ve çatışma sebebi oldu. Bu nedenle kuruluştan yıkılışa kadar geçen süreç boyunca veraset sistemi birçok kez değişikliğe uğradı. Bu değişikliklerin amacı, önceki Türk devletlerinin pek çoğunda örneği görülen taht kavgalarının önüne geçmek ve ülkenin parçalanmasını önlemekti. "ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır" anlayışı, hanedanın tüm erkek üyelerinin tahtta hak iddia etmelerine ve birbirleriyle mücadele etmelerine neden olmaktaydı. Eski Türk Devletleri'nin pek çoğu bu nedenden ötürü önce ikiye ayrıldılar daha sonra ise güçlü komşuları tarafından tarih sahnesinden silindiler.


    Osman Bey’in (1258-1326), babası Ertuğrul Gazi’nin (?-1280/82) ölümünden sonra kendisinin hükümdar olmasını istemeyen amcası Dündar Bey’i (1210/12-1298/1302) öldürtmesi Osmanlı tarihindeki ilk hanedan içi iktidar mücadelesi olarak kabul edilebilir. I. Murad (1326-1389) döneminde, kuruluştan beri geçerli olan "ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır" ilkesi, “ülke padişah ve oğullarının ortak malıdır” şeklinde değiştirilerek, hanedanın diğer erkek üyeleri olan amca, kardeş ve yeğenlerin tahtta hak iddaa etmeleri engellenmiş oldu. I. Murad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Yıldırım Bayezid (1360-1403), isyan etme olasılığı bulunan biraderi Yakup Çelebi'yi (1359-1389) devlet ileri gelenlerinin de onayıyla Kosova savaş meydanında öldürttü.


    Ekber_ve_Erşed_Sistemi


    Kardeş kavgasında Osmanlı Devleti'nin yaşadığı en acı tecrübe 1402'deki Ankara Savaşı'ndan sonra Yıldırım Bayezid'in oğulları arasındaki taht mücadelesidir. “Fetret Devri” (1402-1413) olarak da bilinen ve Osmanlı Devleti'ni adeta yıkılmanın eşiğine getirmiş olan bu iç savaş yaklaşık olarak on bir yıl sürdü. Bu dönemde Osmanlı Devleti tam bir krize girmiş, Anadolu'daki siyasi birlik parçalanmış ve fetihler durmuştur. En sonunda Çelebi Mehmed (1389-1421) diğer üç kardeşini yenmeyi başararak iktidarı ele geçirdi ve devleti dağılıp parçalanmaktan kurtardı. Ancak Çelebi Mehmed'in ölümünden sonra yeni padişah olan II. Murad'a (1404-1451) karşı, Yıldırım Bayezid'in oğullarından olduğunu iddia eden ve "Düzmece Mustafa" olarak da bilinen Mustafa Çelebi'nin (?-1422) 1421'de başlatmış olduğu isyan devleti ciddi şekilde sıkıntıya soktu.


    Kardeş Katli Yasası


    Veraset sistemindeki ikinci değişiklik ise Fatih Sultan Mehmed (1432-1481) döneminde gerçekleştirilmiştir. II. Mehmed'in çıkartmış olduğu Kanunname-i Âli Osmân'ın 21. maddesinde, "ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katl itmek münâsibdir. Ekser ulemâ dahi tecviz etmişlerdir. Anınla âmil olalar" denilerek kardeş katli yasal hale getirildi. Buradaki amaç taht kavgalarının önüne geçmekti. Fatih'in, bu yasaya dayanarak kundaktaki erkek kardeşi şehzade Ahmed’i öldürttüğü iddia edilmektedir. Daha önce fiilen uygulanmakta olan kardeş katli bu kanunname ile artık yasal hale getirilmiş oluyordu.


    Ekber_ve_Erşed_Sistemi


    Ancak bu kanunname de taht kavgalarını önlemeye yetmedi. Fatih'in 3 Mayıs 1481'de Gebze yakınlarında rahatsızlanarak ölmesi üzerine tahta büyük oğlu II. Bayezid (1447-1512) geçti. Abisinin hükümdarlığını tanımayan ve tahtın kendi hakkı olduğunu iddaa eden Cem Sultan (1459-1495) ise hiç vakit kaybetmeden harekete geçti. Cem Sultan, kardeşi ile giriştiği mücadele de başarısız olunca ilk önce Mısır'a giderek Memluk sultanı Kansu Gavri'den (1441-1516) yardım istedi ise de gerekli askeri desteği sağlayamadı. Bunun üzerine Rodos Şövalyeleri'ne başvurdu, en sonunda ise Papa'nın eline esir düştü. Cem Sultan'ın Fransa ve İtalya'daki 13 yıllık esareti süresince Papa onu Osmanlı Devleti'ne karşı bir koz olarak kullanmaktan asla çekinmemiş ve bu dönemde Avrupa'daki Osmanlı ilerleyişi de yavaşlamıştır.


    1511'de II. Bayezid'in, en büyük oğlu Şehzade Ahmed'i (1465-1513) tahta geçmek üzere İstanbul'a çağırması üzerine en küçük oğlu olan Şehzade Selim (1470-1520) yeniçerilerin de desteği ile ayaklandı. Selim’in isyanını diğerlerinden ayıran en önemli özellik babasının sağlığında olmasıydı. Yapılan savaşı Selim kaybetmesine rağmen II. Bayezid yeniçerilerin de baskısıyla tahttan oğlu Selim lehinde feragat etmek zorunda kaldı. Böylece Osmanlı tarihinde ilk defa bir şehzade babasını tahttan indirerek padişah olmuş oluyordu.


    Sancağa Gönderme Usulüne Son Verilmesi


    Şehzadelerin taht kavgalarına girişmelerinin en önemli sebebi sancak beyliği görevleri sırasında kendilerine bağlı bir ordularının olması ve bazı üst düzey devlet yetkilileri tarafından desteklenmeleriydi. Özellikle Kanuni Sultan Süleymanı'nın (1494-1566) oğulları Selim (1524-1574) ile Bayezid (1525/26-1561) arasındaki mücadeleden sonra II. Selim döneminden itibaren yalnızca veliaht konumundaki en büyük şehzade sancağa gönderilmiye başlandı. Ancak bu uygulamada fazla uzun ömürlü olmadı. III. Murad (1546-1595) oğlunu sancağa gönderen son padişah olup sonraki gelen şehzadelerin hiçbirisi saraydan dışarı çıkmadı. Sancağa çıkan en son şehzade ise III. Mehmed (1566-1603) olmuştur. III. Mehmed’ten sonra tahta I. Ahmed (1590-1617) geçti. I. Ahmed sancağa çıkmadan padişah olan ilk şehzadedir. Sancağa çıkma geleneği, 1648 yılında IV. Mehmed (1642-1693) döneminde tümden kaldırdı.


    Kafes Usulü


    Sancak usulü sistemine son verildikten sonra kafes usulüne geçildi. Kafes usulü, tahta çıkma ihtimali bulunan şehzadelerin sancağa gönderilmeyip muhafızlar tarafından saray içerisinde Şimşirlik adı verilen bir yerde sürekli olarak gözetim altında tutulmaları prensibine dayanmaktaydı. Şimşirlikte kalmanın belli bir süresi yoktu. Kardeş katlinin devam ettiği yıllarda şehzadelerin burada kaldığı süre, babalarının ölümünden sonra tahta çıkan erkek kardeşlerinin erkek çocuk sahibi olmalarına kadardı. Kardeş katli geleneğinin sona ermesinden sonra şehzadeler eğer ömürleri yeterse tahta çıkana kadar Şimşirlikte kalmışlardır. Kafes usulü kardeş katlini önlemiş olsa da sancağa çıkamayan şehzadeler gerekli eğitim ve tecrübeden yoksun olarak yetişiyor ve tahta çıkıyorlardı. Kafası usulü ayrıca, uzun süre kapalı bir mekanda, dış dünyadan yalıtılmış bir şekilde hayat süren şehzadelerden bazılarının ciddi şekilde psikolojilerinin ve akli dengelerinin bozulmasına neden olmuştur.


    Ekber_ve_Erşed_Sistemi


    Ekberiyet ve Erşediyet


    Veraset sistemindeki üçüncü değişiklik ise I. Ahmed döneminde gerçekleştirilmiş olan ve tahta yaşça en büyük şehzadenin çıkmasını öngören Ekberiyet sistemidir. Ekberiyet sözcüğü, Arapça'da "en büyük, daha büyük" anlamlarına gelen أكبر (akbar/ekber) sözcüğünden gelmektedir. I. Ahmed, oğulları henüz sancağa gönderilecek yaşa gelmeden genç yaşta ölünce yerine, kardeşi I. Mustafa (1591-1639) tahta çıkarıldı. Böylece Osmanlı tarihinde taht ilk defa babadan oğula değil, kardeşe geçmiş oluyordu. Ancak I. Mustafa’nın akli dengesinin yerinde olmadığı anlaşılınca üç ay sonra tahttan indirilerek yerine I. Ahmed’in oğlu II. Osman (1604-1622) tahta çıkarıldı. Bu olaydan sonra veraset sistemi, tahta hanedanın yaşça en büyük (ekber) ve en olgun, en reşit, en rüştünü ispatlamış (erşed) üyesinin geçmesi şeklinde değiştirildi. Ancak Ekber ve Erşed olarak isimlendirilen bu sistemin de tam olarak oturması biraz zaman almıştır.

    Published Date:

    May 13, 2021

    Updated Date:

    December 12, 2023