Herkesin bir anısı vardır Dünya kupası tarihini incelerken aklına takılan. Milliyetçilik ve sporun güzelce ambalajlanıp dünya kamuoyuna yüksek dozlarda pompalanmasıyla herkesin 4 senede bir ayını feda ettiği bir organizasyona dönüşmüş durumda. Geçmişte yad ederken 1930’dan itibaren her 4 seneye bir kilometre taşı koymaya da yarıyor aynı zamanda.
Benim ilk Dünya Kupası anılarım Fransa 98’le başlıyor. Hiçbir tarama yapmadan aklımda kalan bir Şili milli takımı var Salas ve Zamarano çift forveti ile. Üstelik grup aşamasındaki bütün maçlarda berabere kalarak galibiyetsiz üst tura çıkan ilk takım olmuştu. Rakip Brezilya olunca oradan evlerine yola koyulmaşlardı zaten. Brezilya demişken ben Brezilyalı idim o Dünya Kupası’nda, Ronaldo’nun önde bir tutam saç bırakarak oluşturduğu saç stiline o yaz kardeşimle sadık kalmıştık. Herşey iyi de gidiyordu ta ki Zidane hayallerimizi patlatana dek.
Sadece 98’den hakkı yenen bir Fas milli takımı, onun yıldızı at kuyruklu saçıyla Mustafa El Hadji’yi unutamamışım. Ayrıca o dönem Almanya’da bulunduğumdan Çeyrek finalde Hırvatistan’ın üçüncü golü sonrası spikerin ‘’Aus, aus für Deutschland!’’ diye hayıflandığını hatırlıyorum. Yine ABD ile İran karşı karşıya gelmiş, politik medyanın da sıkı takip ettiği maçı Ali Dae’nin golleriyle İran kazanmıştı.
2002 senesi Türkler için özel bir sene idi. Sadece Brezilya’ya yenilerek dünya üçüncüsü olan tarihin en başarılı milli takımı vardı turnuvada. İlhan Mansız’ın Senegal’e attığı gol, Ronaldo’nun yarı finalde kalabalık defanstan dayadığı burun vuruş, Rüştü’nün performansı, Ümit Davala’nın saçma saç traşı vs eminim herkesin aklındadır. Liselere giriş sınavından çıkıp Costa Rica maçının ikinci yarısına yetişmiştik.
2006 senesi ise Italya’nın senesi idi. Del Piero’ların, Pirlo’ların ev sahibi Almanya’yı son dakikalarda bitirdiği finale Zidane’nın Materazzi’ye attığı golle hatırlanacak bir dönem idi.
2010 senesi Xavi- Iniestalı İspanya’nın Barcelona modelinin zirvesini yaşattığı bir dönem idi. Açıkçası yan pas ekolünün senesi olduğundan ve vuvuzela seslerinden akılca kalan pek bir şey yok.
2014 Dünya Kupası için sadece Brezilya’nın göz yaşlarını hatırlatmam yeterli olsa gerek. Kendi evinde Almanya’dan 7 gol yiyen futbol ülkesi Brezilya bu travmayı bence hala atlatamadı.
2018’den ise Pavard’ın güzel golü, Arjantin’in hayal kırıklığı, turnuvaya Hırvatistan damgası vurmasını hatırlıyorum.
Yaş itibariyle Baggio’ları, Pele’leri, Tanrı’nın Eli hadisesini, futbolcu Escobar’n öldürülüşünü duysak da eminim yaşı büyük abilerimiz bunları hayatlarının o dönemki koşullarıyla hatırlayarak daha hoş anılar biriktirmişlerdir.
1930’dan günümüze Dünya kupası şampiyonları:
1930 – Uruguay
1934 – İtalya
1938 – İtalya
İkinci Dünya Savaşı sebebiyle 12 yıl boyunca Dünya Kupası yapılmadı
1950 – Uruguay
1954 – Batı Almanya
1958 – Brezilya
1962 – Brezilya
1966 – İngiltere
1970 – Brezilya
1974 – Batı Almanya
1978 – Arjantin
1982 – İtalya
1986 – Arjantin
1990 – Almanya
1994- Brezilya
1998 – Fransa
2002 – Brezilya
2006 – İtalya
2010 – İspanya
2014 – Almanya
2018 – Fransa