bylge-logo

    Bylge

    In God We Trust: Biz Paraya Güveniriz

    Yukarıdaki cümlenin anlamını aslında çoğu arkadaşım biliyor ancak yazacağım makaleye uygun olması için ironik bir biçimde değiştirdim, aslında ironik olması

    Picture of the Anadolu

    Anadolu

    @anadolu


    In_God_We_Trust:_Biz_Paraya_Güveniriz


    Yukarıdaki cümlenin anlamını aslında çoğu arkadaşım biliyor ancak yazacağım makaleye uygun olması için ironik bir biçimde değiştirdim, aslında ironik olmasının aksine bana göre Amerikan gerçeğini anlatan bir cümledir. Bilmeyenler için cümlenin Türkçesi “Biz Allah’a Güveniriz” ‘dir. Bu cümle, Amerikan dolarların arkasında yer alır.


    Aşağıda okuyacağınız şeyler aslında Amerikan karşıtlığı değildir. Ancak günümüzde kendini insan haklarının koruyucusu, adaletin temsilcisi ve özgürlüklerin beşiği gören Amerika 'nın aslında temelde ne dayandığını göstermeye çalışan küçük bir deneme girişimidir.


    Özellikle Kasım Süleymani ‘nin ölümünden sonra, insanlar Amerika’nın bölgedeki rolünü tartışmaya başladılar. Neden bu tartışmalarını yaptıklarını anlamış değilim, Amerika kendisine bölgesel bir rol hiçbir zaman biçmedi ve biçmeyecekte. Amerika’nın temel hedefi dünyayı yönetmektir. Bölgesel olarak bir yeri yönetme gibi bir hedefi de yoktur.


    Bugün kendilerine seçkin insan diyen, veya vaat edilmiş topraklardan bahseden insanlar diyince aklımızdan hemen İsrail geçer. Aslında bu bir bakıma doğru bir düşünce olsa bile eksik bir kavramdır, çünkü kendilerini ilahi olarak gören sadece Yahudiler ve Siyonistler değildir. Bunun en bariz örneği Amerika'dır. Amerika ‘da yaşayan insanları hem Amerika’nın kuruluşundan önce hem de kuruluşundan sonra kendilerini seçkin insan olarak tanımlamışlardır. Bunu Yahudiler gibi yüksek sesle söylememişlerdir ama her zaman bu duygu ile hareket ettikleri ortadır. Amerika’nın kuruluşunda Georges Washington şöyle bir söylemi olmuştur: “Milli bağımsızlık yolunda Amerika Birleşik Devletleri’ne attırılan her adım, ilâhî müdahalenin damgasını taşıyor görünmektedir. Çok da geçmişe gitmeden Nixon ‘da buna benzer konuşma yapmıştır. “Allah, Amerika’yla birliktedir. Allah, Amerika’nın dünyayı yönetmesini istiyor.”. Kendilerinin seçkin olduğu düşüncesi bütün Amerikan yöneticilerinde bulunur ve yaşamlarını bu öğretide devam ederler. Bu söylemlerle ilgili binlerce cümle bulabilirsiniz. Yani Amerika dinsiz bir devlet değil aksine yönetenleri koyu bir Hristiyan topluluktur. Bugün efendim bazılarının söylediği dini olmayan ve laik olarak tanımlamak ancak bilgisizlerin ve kendini Kapitalizm çarklarına fazlasıyla kaptırmış insanların işidir.


    Amerika 'nın, bu zamana kadar yaptığı zulümlerin arkasında da aslında aynı sebep yatmaktadır. Mesela, dünyanın en büyük etnik temizlik lerinden(Kızılderililer) birini gerçekleştirirken yüzleri hiç kızarmamış üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen bu konu hakkında en ufak merhamet ve pişmanlık duygusu belirtmemişlerdir. Onlara göre, eğer bu insanlar Hristiyan değilseler, cehennemlik olmaları gerekir. Amerikan yerlisi tıpkı bir vahşi bir hayvan gibi avlanarak hayatını sürdürmüştür, oysa insan olan tarımcılıkla yaşamak insana has bir tavırdır. O halde bunlar insan değildir ve öldürülmeleri gerekir gibi insanın kanını donduran bir düşünce ile bir milleti yeryüzünden silmeye çalışmışlardır. Panama, Haiti, Afganistan, Irak, Yugoslavya ve Meksika gibi ülkelerde yaptıkları ve asla tarihlerinden silemeyecekleri bu katliamlar yukarıdaki düşüncenin sadece dışa vurumudur. Onlar seçkin topluluktur, dünyayı istedikleri gibi yönetme hakkına sahiptirler.


    In_God_We_Trust:_Biz_Paraya_Güveniriz

    Amerika’larının bu Hristiyanlık anlayışları ise 20.yüzyılın başlarında para ile karıştı ve tam bir canavar haline dönüştü. Özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra, savaş ekonomisiyle yarattıkları para, yaşadıkları ne olduğunu belirsiz din ile ile karıştı ve artık durdurulamaz bir güç olmalarını sağladı. Bütün dünyayı, kan ile yarattıkları sermayeden faydalanarak kendilerinin acımasız yönetimi altına soktular.


    Amerika’da yaşayan ve çoğu zengin olan insanların Hristiyanlık anlayışları şöyledir: İnsanın zengin olması aynı zamanda faziletli olmasını önünde bir engel teşkil etmez, hem zengin hem dürüst bir insan olunabilir. Ki zenginlik aynı zamanda her insana nasip olmayan ilahi bir lütuf olarak görülmektedir.


    Zengin olmak bu toplumda aynı zamanda bir yüce ahlaki değer olarak algılanır. Aslında günümüzde de sıkça karşılaştığımız bu durum, ne yazik ki Türk insanına da sirayet etmiştir. Eğer zenginseniz, her konuda yorum yapabilirsiniz. Yorum yaptığınız konu sizin bilginiz dahilinde olup olmaması önemsizdir. Örneğin; Bilgisayarın Kralı Bill Gates ve Piyasaların Kralı Soros hayatları boyunca Amerika içerisinde alanlarından bağımsız sayısız konuşmaya katılmış ve dinleyiciler bu fanilerin ağzından çıkan her şeyi bir hakikat olarak kabul etmişlerdir. Bu aslında kültürlerin ne kadar yozlaştığını apaçık göstergelerinden biridir benim için.


    In_God_We_Trust:_Biz_Paraya_Güveniriz


    Amerika’nın koymuş olduğu bu düzen, yavaş yavaş hem kendi içinde hemde dünyada çatlamaya başladığı artık rahatlıkla görülüyor. Özellikle kapitalizm ve ya neoliberalizm adını siz koyun bu tartışmaya burada girmek istemiyorum, ancak her neyse bu sistem artık kokuşmaya başladı. Zaten baştan beridir gelir adaletsizliği problemini çözemeyen bu sistem, paraya para demeyen silikon vadisi kahramanlarıyla iyice derinleşmeye başladı.


    Amerikan ‘ın getirdiği sömürgeci ve emperyalist diyebileceğimiz bu sistem ise her gün Dünya’ya iki günde bir Hiroşima’ya atılan bomba kadar cana mal olmaktadır. O kadar masum, sırf oluşturulan bu sistemin devamını sağlamak için ya açlıktan ölmekte yada günümüz için basit sayılacak hastalıklar yüzünden gün yüzü görememektedir. Bu sistemin faturasını sadece masum insanlar değil aynı zamanda doğada görmektedir; buzulların erimesi, ozon tabakasının delinmesi, hava ve ses kirliliği ve daha fazlası..


    Amerika kendini böyle görür dışarıya ne söylediğinin kıymeti harbiyesi yoktur...


    Bir de Amerikayı kendi evladı Noam Chomsky ‘den dinleyelim.

    Biz Amerikalılar hemen hemen iki yüz yıldır yerli halkları, yani milyonlarca insanı ya kovduk veya imha ettik, Meksika’nın yarısını zaptettik, Karayipler ve Orta Amerika belgelerin talan ettik, Haiti ve Filipinler’i - 100 bin Filipinli ’yi öldürerek- istilâ ettik. Sonra, ikinci Dünya Savaşı’nın ardından, dünya üzerindeki bilindiği şekilde egemenliğimizi genişlettik. Bütün bu olup bitenler sırasında, hemen hemen her zaman, öldürenler bizlerdik ve çarpışmalar bizim millî topraklarımızın dışında cereyan ediyordu.



    Published Date:

    May 01, 2020

    Updated Date:

    December 02, 2023