İnsanın Her-Yönü: Savaş ve Barış

Hayat öyle bir yol, kimi zaman güzelliklerle kimi zaman çirkinliklerle dolu. Yürürken ayağımız olmadık yerlere takılıyor. Bazen öyle mutluluklar yaşıyoruz, içimiz içimize sığmıyor. Kimi zamansa dünyada olmak istemek bir yana kendi varlığımıza dayanamıyoruz, keşke ruhum bedenimden ayrılsada bunlar yaşamasak diyoruz. Bir yaprak misali bir o tarafa bir tarafa sürükleniyoruz belkide olması gereken budur kim bilir. İşte Savaş ve Barış sizi mıknatısın zıt kutuplarında sallanan bir demir bilye gibi bir kuzeye bir güneye, bir kuzeye bir güneye, bir kuzeye bir güneye sallayacak... Salınım yaptırırken öyle de nazikçe dolaştırmayacak, bu gidiş ve gelişler sert ve süratli olacak. Ama okumaya bırakacakmısınız, asla...

Savaş ve barış hem dünyada hem de ülkemizde okunması en zor olan kitaplar listesinde her zaman yer alır. Hem uzunluğu hem anlatımıyla emek isteyen isteyen bir kitaptır. Kitabı okumaya başladığınızda ise hem uzunluğundan hem anlatımından kaynaklı olan zorluklar bir yanda kalır. Her olaya her karakteri kendi içinizde yaşatmaya başlarsınız kimi zaman asker olur, kimi zaman oğlunu kaybeden anne, kimi zaman ise tavşan avına çıkmış bir genç. Her karakter tahlilinde o kişiyle bütünleşirsiniz.

Kitap, Napolyon’un Rusya‘yı işgalini alta koyarak o dönem içinde yaşanan trajediyi, sevgiyi, ihaneti, savaş sahnelerini, dostluğu, köy ve şehir yaşamını her yönüyle 19. yüzyılda yaşanan hayatı ve en önemlisi insanı anlatır. Bu kitapta aslında Napolyon ‘un aslında anlatılanların aksine harika olmadığını, bir bakıma askeri deha olmadığını sıkı sıkıya vurgular. Tarihin, Napolyon’un bir askeri deha etiketini almadaki rolünü çoğu yerde anlatır. Savaş öncesinde, savaş sırasında ve savaş sonrasında Rus aristokratlarının yaşamlarının nasıl değiştiğini, nasıl tavır aldıklarını ve yaşantılarını verir.

Daha fazla spoiler vermeden iyi okumalar.