bylge-logo

    Bylge

    Kendi Doğrularını Söyleyenlerin 10.-Köyü:Kars

    Ağır kış koşullarından mıdır, hem Osmanlı’da ve akabinde Türkiye Cumhuriyeti’nde çok rağbet görmemesindedir bilemiyorum ama Kars’ın kazlarından daha az biline

    Picture of the acılı werther

    acılı werther

    @aciliwerther



    Ağır kış koşullarından mıdır, hem Osmanlı’da ve akabinde Türkiye Cumhuriyeti’nde çok rağbet görmemesindedir bilemiyorum ama Kars’ın kazlarından daha az bilinen bir gerçeği vardır ki o karla kaplı donmuş coğrafyayı biraz eşelersiniz ıslak toprak kokusu burnunuza çalınırken kulağınıza bazı feryatlar da çalınacaktır. Gözlerinizi kısıp biraz daha derinlere bakarsanız bu feryatların sarı saçlı, mavi gözlü biz olmayan insanlardan çıktığını belki görebilirsiniz.




    Tarihte her zaman güncel ve moda olan ahlak anlayşına, devlet otoritesine biat eden bir çoğunluk olmasına karşın kendi doğrularını canla başla korumaya çalışan, özgürlüklerine düşkün, saf ve temizi arzulayan erdemli insanlar da şükür ki eksik olmamışlardır. Her dik duruşun, egemen hegemonyaya başkaldırının bir cezası olduğundan Molokanlar’dan bundan fazlasıyla paylarına düşeni almışlardı.




    Molokanlar 17. Yüzyıl başlarından itibaren açık bir şekilde ruhbanlığa (Yaracıtı ile kul arasına aracı sokmak) şiddetle karşı çıkmış, kendilerini gerçek mümin olarak sınıflandırmış Belarus (Beyaz Rusya) kökenli bir topluluktur. İsimlerini Ortodoks kilisesi Rusya’da halka sadece 2 gün süt içme hakkını verip kendi ruhban sınıfı tıksırana kadar yer içerken bu topluluk itiraz edip hergün süt içtiği için Rusça’da süt anlamına gelen ‘moloko’ kelimesinden almışlardır.




    Kendi_Doğrularını_Söyleyenlerin_10.-Köyü:Kars



    Musa peygamberden kalan on emri sıkıca benimserler, kardeşlik, yardımseverlik perspektifinde mutlu bir yaşam ekseninde yaşarlardı. İnançları gereği Ortodoks kilisesi ile en ters düştükleri durum bütün insanların doğuştan eşit olduğuna inanmalarıydı, insan onurunu zedeleyen her türlü hiyerarşi ve kast sistemini şiddetli reddediyorları. Onlar için devlet değil birey kutsaldı. Bu yüzden savaşmaya da şiddetle karşı çıkıyorlar, askere gitmeyi reddediyorlardı. Ortodoks kilisesi yetmezmiş gibi bu sebeple Rus Çarlığını’da karşılarına almış oldular ve buna müteakip 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nın ardından Çarlık tarafından bölgeyi de Ruslaştırmak amacıyla Kars bölgesine sürüldüler.




    Kendi_Doğrularını_Söyleyenlerin_10.-Köyü:Kars




    Evlerini, topraklarını geride bırakan Molokonlar ağır koşullarda birçoğunun da can vermesiyle Kars çevresindeki köylere yerleştiler. Özgürlüklerinden vazgeçmektense yeni bir coğrafyada sıfırdan başlamak onları sevindirmiş olsa gerek. Kars’a barış ve hoşgörüyü de taşıdı bu topluluk. Yanlarında uzman oldukları ileri tarım teknolojisini de getirmişlerdi. Yerli halkla da tam olarak bütünleşmiş ‘iyi gevurlar’ olarak nam salmışlardı. Kars’a patatesi, ayçiçeğini ve lahanayı Molokanlar getirdi. Usta değirmenciler olarak bölge halkının buğdayını, arpasını öğüttüler, ardından yanlarında getirdikleri semaverler de çaylarını Karslı Osmanlılarla beraber içtiler.




    Molokonların yukarıda saydığım özelliklerini okuduğunuzda kalbinizde bir sıcaklık hissettiniz mi? Rusya’dan gelen bu gevurların sade yaşam tarzlarına, şirkten uzak anlayışlarına bakıp kalplerinde bir tevhid ışığı gördünüz mü? Mülkiyet hakkını reddeden, paylaşmayı destur edinen bu insanların içlerindeki inancın Yaratıcı’nın gönderdiği ilahi ışıktan parçalar taşımadığını söyleyebilir misiniz? Belki bu sebeple bence tarihin en iyi yazarlarından biri olan, toprak ağalığını şirret karısına rağmen reddeden Molokon sempatizanı Lev Nikoleyiç Tolstoy Müslüman mıydı soruları hala sorulmaktadır.



    Kendi_Doğrularını_Söyleyenlerin_10.-Köyü:Kars




    Böyle istisna bir toplum tarih yazıcılarının hoşuna gitmemiş olacak ki hep gizli kalmış. Kurtuluş Savaşı’nda Kazım Karabekir tarafından zorla askere alındıkları daha sonra Bolşevik propagandası yaptıkları mazeretiyle Rusya’ya geri sürüldüklerini tarih kitaplarında yazmaya değer göremiyoruz. 1921’de zorla sürülmelerinden ardından geri kalan çok az bir kitle de gelecek kaygısıyla 1962’de mallarını mülklerini Türklere bırakıp bir daha dönmemek üzere Rusya’ya geri dönmüşlerdir.




    Kendi_Doğrularını_Söyleyenlerin_10.-Köyü:Kars



    Türk misafirperverliğinden pek nasibini alamamış bu gevurların (!) iç sızlatan bu öyküsünde daha anlatacak çok şey var ama gerisini sizin araştırmalarınıza bırakıyorum çünkü Kars’ın gevurları Molokonlardan ibaret değildi.



    Tarih tekekkürden ibaret derler ya hani bu kadarına da pes diyeceğiniz ve konunun yine Kars’ta düğümlenmesine ise şoke olacağınız bir olay örgüsü daha var anlatacağım. Yukarıda yazdıklarımdan Ortodoks kilisesini silin yerine Katolik kilisesi; Molokonları silin Amişler yazın Rusya’yı silin Pensilvanya yazın: Buyrun size yeni bir dram.


    Yine de böylesine geçiştirmeyle böyle güzel insanları atlamak vicdanımı rahatsız ederdi. O yüzden birkaç kelam da Amişler üzerine edelim. Bu topluluk da birebir aynı sebeplerle toplumdan dışlanmış, Calvin gibi din şarlatanlarının ( Bizim Cübbelilere çok benzer kendisi, detay bilgi için mutlaka Stefan Zweig- Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin’e kitabını öneririm) tüm toplumu dogmalarla terörize ettiği, Erasmus gibi hümanistlerin can tatlı geldiğinden çok ses çıkaramadığı bir ortamda İsviçre topraklarında liğme liğme doğranmıştı. Suç yine aynı; kula kulluk etmemektir. Güç bela Osmanlı’nın izniyle Kars’a yerleşen bu gürüh daha Molokonlar’ın dramı başlamadan yerel halka ünlü Kars kaşarını öğretmiş ve can korkusuyla Amerika Birleşik Devletleri’nin Pensilvanya eyaletindeki köylere dağılmışlardır.



    Kendi_Doğrularını_Söyleyenlerin_10.-Köyü:Kars



    İki farklı toplum, aynı dram. Önce kiliseyle ruhları kirletilmeye çalışılan bu topluluklar sonra sömürü ve kan üzerine kurulu emperyalizmin bebeği olan Kapitalizm’den o kadar tiksinmişler ki ne teknolojiye ne de propaganda eğitim sistemine ihtiyaç duyuyorlar. Alakasız orjinlerin tarihin farklı katmanlarında aynı sebeplerde Kars’a gelip akabinde aynı sebeplerle oradan ayrılmaları tarihin bize oynadığı bir oyun mu, bir dalga geçiş mi yoksa bir ibret vesikası mı? Bilemiyorum.




    Kendi_Doğrularını_Söyleyenlerin_10.-Köyü:Kars




    ‘Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.’ derken Goethe eminim bu topluluklarından pek haberi yoktu. İnandığı doğrular için hayatından olan, sürülen Sokrates’ler Ebu Zerr’ler, Ebu Hanife’ler, Castello’lar, Galile’ler, Ali Şeriati’ler ve daha niceleri. Hepsine selam olsun.




    Published Date:

    May 01, 2020

    Updated Date:

    December 02, 2023