Osmanlı Devleti'nde, padişah sefer katılmadığı zaman onun yerine sefere katılan ve ordu komutanlığını yürüten sadrazama serdar-ı ekrem denirdi.
Serdar-ı Ekrem, "komutan" anlamına gelen Farsça kökenli serdar sözcüğü ile "en büyük" anlamına gelen Arapça kökenli ekrem sözcügünden oluşmakta olup "en büyük komutan" anlamına gelmektedir.
Serdar-ı ekremlerin yetkileri serdarlardan (komutan) daha genişti. Bir sefere çıkılacağı zaman darphane ve tersane görevlilerinin dışında kalan İstanbul'daki bütün büyük görevliler serdarı ekreme katılır ve geride vekillerini bırakırlardı. Sefer sırasında bütün atama, görevden alma, sürgün ve idamlar serdarı ekremin onayıyla padişaha sorulmadan gerçekleştirilirdi.